ÖZELGE BİLGİLENDİRME |
|
TARİH |
18.12.2024 |
SAYI |
2024/254 |
KONU |
Tasfiye Halindeki Şirket Tarafından Ödenen Tasfiye Payının Vergilendirilmesi Hk. |
ÖZELGE TARİHİ |
09.10.2024 |
ÖZELGE SAYISI |
E-84098128-120.06.01[75-2024/1]-608799 |
İzmir Defterdarlığı’ nın ‘’ Tasfiye halindeki şirket tarafından ödenen tasfiye payının vergilendirilmesi ‘’ hakkındaki özelgesi aşağıdaki gibidir.
İlgide kayıtlı özelge talep formlarınızda, 15/04/2001 tarihinden itibaren %10 nispetinde ortaklığınız bulunan Tasfiye Halinde Mak-San Makine Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin 1/7/2022 tarihli tasfiyeye giriş bilançosu ile ilgili itirazlarınızın bulunduğu ve bu konu ile ilgili olarak açmış olduğunuz davanın henüz sonuçlanmadığı, bu süreçte adı geçen Şirket tarafından 22/11/2023 tarihinde adınıza 10.183.000,91 TL tutarında "Tasfiye Payı" adı altında ödeme yapıldığı belirtilerek, tarafınıza ödenen tutarın kar payı olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği ve kar payı olarak değerlendirilmesi halinde nasıl beyan edileceği hususlarında görüş talep edilmekte olup, konuya ilişkin Defterdarlığımız görüşüne aşağıda yer verilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinde; "Sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradıdır.
Kaynağı ne olursa olsun aşağıda yazılı iratlar menkul sermaye iradı sayılır:
1- Her nevi hisse senetlerinin kâr payları (kurucu hisse senetleri ve diğer intifa hisse senetlerine verilen kâr payları ve pay sahiplerine hazırlık dönemi için faiz olarak veya başka adlarla yapılan her türlü ödemeler ile Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonları katılma belgelerine ödenen kâr payları ile konut finansmanı fonlarını temsilen ihraç edilen ipoteğe dayalı menkul kıymetlere ve varlık finansmanı fonlarını temsilen ihraç edilen varlığa dayalı menkul kıymetlere ödenen faiz, kâr payı veya benzeri gelirler dahil.);"
hükümleri yer almakta olup, Gelir Vergisi Kanunu uygulamasında menkul sermaye iratları açısından vergiyi doğuran olay hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesidir. Vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesinde gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesi anlamına gelen hukuki tasarruf aşaması, gelirin istendiği anda sahibine ödenecek hale gelmesi anlamına gelen ekonomik tasarruf aşamasınca izlenmektedir.
Ayrıca, anılan Kanunun;
a) Gerçek usulde vergilendirilmeyen ziraî kazançlar, bu Kanunun 75 inci maddesinin (15) ve (16) numaralı bentlerinde yazılı menkul sermaye iratları, kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısmı,
c) Vergiye tâbi gelir toplamının [(a) ve (b) bentlerinde belirtilenler hariç] 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmaması koşuluyla, Türkiye'de tevkifata tâbi tutulmuş olan; birden fazla işverenden elde edilen ücretler, menkul sermaye iratları ve gayrimenkul sermaye iratları,"
hükümlerine yer verilmiştir.
Mezkur Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendinde ise, tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara, dar mükellef gerçek kişilere, dar mükellef kurumlara (Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla kâr payı elde edenler hariç) gelir ve kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (4936 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 22/12/2021 tarihinden geçerli olmak üzere %10) birinci fıkrada belirtilenler tarafından tevkifat yapılacağı belirtilmiştir.
Diğer taraftan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Tasfiye" başlıklı 17 nci maddesinin birinci fıkrasında her ne sebeple olursa olsun tasfiye haline girmiş kurumların vergilendirmesinde hesap dönemi yerine tasfiye döneminin geçerli olacağı, tasfiyenin kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlayacağı ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona ereceği, başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönemin bağımsız bir tasfiye dönemi sayılacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan maddenin dördüncü fıkrasında ise tasfiye halindeki kurumların vergi matrahının tasfiye kârı olduğu, tasfiye kârının da tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu fark olduğu, tasfiye kârı hesaplanırken, ortaklara veya kurum sahiplerine tasfiye esnasında avans olarak veya diğer şekillerde yapılan her türlü ödemelerin tasfiye sonundaki servet değerine; mevcut sermayeye ilave olarak ortaklar veya sahipleri tarafından yapılan ödemeler ile tasfiye esnasında elde edilen ve vergiden istisna edilmiş olan kazanç ve iratların tasfiye döneminin başındaki servet değerine ekleneceği; beşinci fıkrasında da tasfiye döneminin başındaki ve sonundaki servet değerinin, kurumun tasfiye dönemi başındaki ve sonundaki bilançosunda görülen öz sermayesi olduğu hüküm altına alınmıştır.
Türk Ticaret Kanunu (TTK) uyarınca kurulan şirketlerin sona erme sebeplerinden biri olan tasfiyenin amacı, şirketin varlıklarının paraya çevrilerek borçlarının ödenmesi, geriye bir para kalırsa da bu paranın şirket ortaklarına dağıtılmasıdır. Tasfiye sonucunda, ortaklara şirkete koydukları sermaye paylarının geri verilmesinden sonra dağıtılacak olan para da "tasfiye payı" olmaktadır. Tasfiye payının tanımı TTK'da yapılmamış olmakla birlikte, TTK'nın 543 ve 643 üncü maddeleri hükmü gereğince, tasfiye hâlinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa pay sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında dağıtılması gerekmektedir.
Buna göre, tasfiye sonucunda, ortaklarca ödenmiş sermaye dışındaki, öz sermaye hesaplarının (net tasfiye karı dahil) ortaklara dağıtılması durumunda, dağıtılan tutarın kar payı dağıtımı olarak değerlendirilmesi ve elde edenin hukuki kişiliğine göre kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması gerekmektedir.
Başkanlığımız Yönetim Bilgi Sistemi kayıtlarının tetkiki sonucunda ortağı bulunduğunuz 6100038683 vergi kimlik numaralı Tasfiye Halindeki Mak-San Makine Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin 2023/11 döneminde tarafınıza yapılan tasfiye payı ödemesi ile ilgili olarak, "Tam Mükellef Kurumlar Tarafından Tam Mükellef Gerçek Kişilere, Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükellefi olmayanlara, Gelir Vergisinden Muaf Olanlara Dağıtılan 75'inci maddenin (1), (2) ve (3) Numaralı Bentlerinde Sayılan Kar Payları (GVK-94/6-b-i)" adı altında, 11.147.777,88 TL gayrisafi tutar üzerinden % 10 stopaj yapılarak hesaplanan 1.114.777,88 TL gelir vergisinin Şirketin bağlı olduğu Hasan Tahsin Vergi Dairesi Müdürlüğüne beyan edildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, ortağı olduğunuz Şirket tarafından adınıza tasfiye payı adı altında ödemesi yapılan tutarın ilgili dönemde elde edilmiş kar payı olarak değerlendirilmesi, söz konusu kar payının brüt tutarının yarısının vergiye tabi gelir olarak dikkate alınarak Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2023 yılı için 150.000 TL) aşması nedeniyle yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmekte olup, anılan Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif edilen verginin tamamının da yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Bilgilerinize sunulur.
Saygılarımızla…